Hepimiz rüyadan uyandığımız ilk birkaç saniye o belirsizliği
yaşarız. "Hala rüyada mıyım acaba?" diyen bir ses duyulur zihnin
derinliklerinden. Ama çok geçmeden bu belirsizlik kaybolur. Kendimizden emin
bir şekilde "Uyandım." deriz. Peki gerçekten uyanıp uyanmadığımızı
nasıl bilebiliriz? Tüm bunların bir hayal olup olmadığını kim bilebilir?
Hiçbirimiz kendi zihnimiz dışında algılara sahip değiliz. Yani etrafımızda olup
biten her şey aslında bizim algılayabildiklerimizden ibaret.
Tarih kitaplarının korkutucu olduğunu hiç düşündünüz mü?
Savaş ve katliam içerikli olanlarını demiyorum, sıradan ve sevecen tarih
kitaplarından bahsediyorum. Hani şu bilim adamlarının hayatlarından, bir
zamanlar yaşamış büyük kahramanlardan bahseden kitaplar. Son zamanlarda ben bu
tarz kitaplara bakınca farklı bir şey görmeye başladım. Gördüğüm şey bugünlerde
pek sevilen bir kavram değil. Ne mi görüyorum? Ölüm denilen gerçeği.
"Günümüzde herkes
sonsuza kadar yaşamak istiyor. Sadece sonsuza kadar yaşamak olsa neyse, bir de
zengin olmak istiyorlar. Peki sonuçta ne oluyor?"
Steve Jobs'u ele alalım. Dünyanın en büyük şirketlerinden
birini kurdu. Milyonlarca insanın kullandığı ürünlerin sahibiydi. Şimdi nerede?
Tarih kitaplarında yerini aldı. Birkaç yüzyıl sonra büyük ihtimalle kitaplardan
da silinecek. Belki bin yıl sonra Steve Jobs diye birisinin var olup olmadığı
bile bilinmeyecek.
Bir diğer örnek de binlerce yıl önce yaşadığı tahmin edilen
meşhur dağ adamı. Kim bilir başından neler geçti? Nasıl bir hayatı oldu?
Yapılan incelemelere göre aldığı yaradan dolayı kan kaybetmeye başlamış, aynı
yara sebebiyle de ölmüş. O kişinin yerinde olduğunuzu düşünün. Gözlerinizi bir
an için kapayın ve hayal edin. Ormandan yaralı bir şekilde çıktınız. Mağaraya
ulaşırsanız kurtulma ihtimaliniz var ama yol çok uzak. Kan kaybını engellemek
için içgüdüsel bir şekilde yaranızı tutuyorsunuz ama nafile. Derken yere
yığılıyorsunuz. Son çabalarınızla sürünerek ilerlemeye çalışıyorsunuz ama
yaptığınız şeyin hiçbir faydası yok. Göz yaşları, öfke, sitem... Aklınıza
aileniz geliyor. Yaşanan kötü olaylar mı daha fazla yoksa iyi anılar mı? Birkaç
saniye içinde hepsini düşünüyorsunuz. Çaresizlik, acı, hüzün... Sonunda her şey
bitiyor, dünya kararıyor ve ölüyorsunuz.
Peki tüm bu insanlara ne oldu? Bugüne kadar ölmüş olan milyarlarca
insanın hikayeleri sonsuza dek bitti mi? Her taraf hayatın anlamını bildiğini
söyleyen insanlarla dolu. Peki gerçekten bilen var mı? Keşke her şeyin bir
anlamı olduğunu söyleyebilsem. Tüm bu olup bitenin sebebini bilebilsem. Şu an
için bildiğim tek şey, bir gün öleceğim. Hepimiz öleceğiz. En azından kısa
süreli hayatınızda iyi birisi olmayı seçin. Yardımsever, dürüst, hakkaniyetli,
sabırlı ve kibar olun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder